Lorisis > Seyahat > Prag’ta Mutlaka Görmeniz Gereken 10 Yer
Prag, Orta Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul edilir. Avrupa’nın merkezinde yer alan Çek Cumhuriyeti’nin başkenti, tarihi yapısı ve sanatsal mirasıyla ünlüdür. Vltava Nehri’nin kıyısında bulunan Prag, Gotik, Barok ve Rönesans tarzlarındaki mimarisi ile dikkat çeker. Şehrin muhteşem tarihi yapısı, sıcak atmosferi, ünlü müzeleri, galerileri ve harika restoranları ile ziyaretçilerin ilgisini çeker. Prag, hem tarihseverler hem de kültür turistleri için cazip bir destinasyondur. Bu şehir, binlerce yıl öncesine kadar uzanan zengin bir tarihe sahip olması ve turistik yerler açısından oldukça zengin olması sebebiyle mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Charles Köprüsü
Prag’ın en ünlü simgelerinden biri olan Charles Köprüsü, 14. yüzyılda inşa edilmiş Gotik bir köprüdür. Köprü, Vltava Nehri’nin ortasında yer almaktadır ve iki yakayı birbirine bağlamaktadır. Adını yapımını finanse eden Kral IV. Charles’tan almaktadır. Charles Köprüsü, 516 metre uzunluğu ve 30 adet heykeliyle dikkat çekmektedir. Heykellerin çoğu Barok dönemine aittir ve Hristiyan azizlerin tasvirlerini içermektedir. Köprünün tam ortasında yer alan büyük bir kule, köprünün en dikkat çekici noktalarından biridir. Köprü, tarihi ve kültürel değeri nedeniyle turistler tarafından yoğun bir şekilde ziyaret edilmektedir. Özellikle yaz aylarında, Charles Köprüsü’nde yer alan sokak sanatçıları, müzisyenler ve ressamlar ziyaretçilere keyifli anlar yaşatmaktadır. Ayrıca, köprünün her iki tarafında yer alan kafeler, restoranlar ve hediyelik eşya dükkanları da turistlerin uğrak noktaları arasındadır. Charles Köprüsü’nü ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Bu dönemlerde, Prag’ın iklimi daha ılıman ve turist sayısı daha azdır. Köprü, sabah saatlerinde daha sessiz ve sakin iken, akşam saatlerinde ise ışıklandırması ile muhteşem bir manzaraya sahiptir.
Eski Kent
Prag’ın kalbinde yer alan Eski Kent, şehrin en eski ve turistik bölgelerinden biridir. Orta Çağ’dan kalma tarihi yapıları, dar sokakları, meydanları ve kafeleri ile Prag’ın tarihi ve kültürel mirasını yansıtmaktadır. Eski Kent, Prag’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Eski Kent’in en ünlü meydanı, Orta Çağ döneminden kalma Tyn Kilisesi’nin yer aldığı Tyn Meydanı’dır. Meydan, Barok tarzı evleri, müzeleri, restoranları ve kafeleriyle turistlerin en sevdiği noktalardan biridir. Meydanın ortasında, Jan Hus adlı Çek reformcu liderinin heykeli bulunmaktadır. Eski Kent, aynı zamanda Prag Astronomik Saati’nin yer aldığı yerdir. Astronomik Saat, dünyanın en eski çalışan astronomik saatlerinden biridir ve 15. yüzyıldan beri Eski Kent Meydanı’nda yer almaktadır. Her saat başı, heykellerin hareket etmesi ve çanların çalması ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Eski Kent ayrıca, ünlü birçok müze ve sanat galerisine de ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Franz Kafka Müzesi, turistlerin ziyaret ettiği popüler müzeler arasındadır. Kafka, Prag’ın önemli yazarlarından biridir ve müzede, eserleri ve hayatı hakkında bilgiler yer almaktadır. Eski Kent’in sokaklarında yürürken, eski zamanlardan kalma binaların tarihi dokusu ve mimarisi hakkında bilgi edinmek mümkündür. Prag Kalesi’ne doğru yürüyen turistler, yolda ünlü sanatçı Alfons Mucha’nın yer aldığı ünlü Jugendstil binası “Obecní Dům”u görebilirler.
Praha Kalesi
Prag’ın en önemli turistik mekanlarından biri olan Praha Kalesi, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın kalbinde yer almaktadır. Yaklaşık 70.000 metrekarelik alanı kaplayan kaleden, tarihi yapısı, büyüleyici manzarası ve etkileyici mimarisi ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Kale, 9. yüzyılda kurulmuş ve zamanla birçok dönüşümden geçmiştir. 14. yüzyılda Kral IV. Charles tarafından yapılan büyük yenileme çalışmaları ile kısmen Gotik bir mimariye sahip olmuştur. Daha sonraki yüzyıllarda, Praha Kalesi, Rönesans ve Barok mimari tarzları ile değiştirilmiştir. Praha Kalesi, içinde birçok önemli yapıyı barındırmaktadır. Kaleden ilk görülecek yerlerden biri, Aziz Vitus Katedrali’dir. Gotik mimarisi ve vitray camları ile dikkat çeken katedral, 14. yüzyılda inşa edilmiştir. Katedralin içinde, Kral IV. Charles ve diğer önemli Çek liderlerinin mezarları da yer almaktadır. Kale içinde yer alan diğer yapılar arasında, Lobkowicz Sarayı, Kraliyet Bahçeleri, St. George Bazilikası ve Dalibor Kulesi bulunmaktadır. Ayrıca, Kraliyet Sarayı’nda da müzeler ve sanat galerileri yer almaktadır. Praha Kalesi, tarihi önemi nedeniyle sadece turistler için değil, aynı zamanda yerli halk için de önemlidir. Kaleden, ülkede önemli etkinliklerin yapıldığı yerlerden biri olan Hradcany Meydanı’na ve şehrin diğer bölgelerine kolayca ulaşılabilmektedir. Praha Kalesi’nin ayrıca büyüleyici manzarası da turistlerin ilgisini çekmektedir. Kale, Vltava Nehri’nin yukarısında ve şehrin tamamını izleyebileceğiniz bir konumdadır. Özellikle gün batımında manzara harika bir hale gelir.
Aziz Vitus Katedrali
Prag’ın en önemli turistik yerlerinden biri olan Aziz Vitus Katedrali, Prag Kalesi’nin içinde yer almaktadır. Gotik mimarisi, vitray camları ve tarihi önemi ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Katedral, 14. yüzyılda inşa edilmiş ve zamanla birçok yenileme çalışması geçirmiştir. Aziz Vitus Katedrali, Avrupa’nın en büyük katedrallerinden biridir. Yaklaşık 124 metre uzunluğunda, 60 metre genişliğinde ve 33 metre yüksekliğindedir. Katedral, Prag’ın en önemli dini yapılarından biri olması nedeniyle, Çek Cumhuriyeti’nin de simgesi haline gelmiştir. Katedralin içinde, Kral IV. Charles ve diğer Çek liderlerin mezarları bulunmaktadır. Ayrıca, katedralin büyük bir bölümü, özellikle vitray camları, Barok tarzı süslemeleri ve heykelleri ile dikkat çekmektedir. Katedralin en önemli bölümleri arasında, büyük boyutlu Gotik rozet penceresi, Hlavní oltar ve Aziz Vitus’un mezarı yer almaktadır. Katedralin en etkileyici bölümlerinden biri, ziyaretçilerin tırmanabileceği bir çan kulesidir. Çan kulesi, Prag’ın en büyük çanı olan Zikmund çanını barındırmaktadır. Kuleden, Prag Kalesi’nin harika manzarası izlenebilmektedir. Aziz Vitus Katedrali, yıllar içinde birçok tarihi olaya da tanıklık etmiştir. Katedral, Kral IV. Charles’ın taç giyme törenine ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca, 20. yüzyılın başlarında Katedral’in tamamlanması için bir yarışma düzenlenmiştir. Yarışmanın kazananı, Slovenyalı mimar Jože Plečnik olmuştur.
Vaclav Meydanı
Prag’ın en önemli meydanlarından biri olan Vaclav Meydanı, Prag 1 bölgesinde yer almaktadır. Orta Çağ’dan kalma tarihi yapıları, alışveriş merkezleri ve barları ile turistlerin uğrak noktalarından biridir. Vaclav Meydanı, Çek Cumhuriyeti’nin en önemli siyasi, kültürel ve ticari merkezlerinden biridir. Meydanın adı, Çek Cumhuriyeti’nin milli kahramanı olan Saint Wenceslas’tan gelmektedir. Meydan, uzun bir dikdörtgen şeklindedir ve yaklaşık 750 metre uzunluğundadır. Meydanın en dikkat çeken noktası, Wenceslas Anıtı’dır. Anıt, Vaclav Meydanı’nın ortasında bulunmaktadır ve Saint Wenceslas’ı tasvir etmektedir. Vaclav Meydanı’nın çevresinde birçok tarihi bina bulunmaktadır. Meydanın kuzeyinde yer alan Ulusal Müze, Çek Cumhuriyeti’nin en büyük müzelerinden biridir. Müzede, Çek Cumhuriyeti’nin tarihi, sanatı ve doğası hakkında birçok sergi bulunmaktadır. Meydanın batısında, Barok tarzı St. Stephen Kilisesi bulunmaktadır. Kilise, 17. yüzyılda inşa edilmiş ve zamanla birçok yenileme çalışması geçirmiştir. Kilise, turistlerin ziyaret ettiği önemli yerlerden biridir. Meydanın doğusunda, alışveriş merkezleri, restoranlar ve kafeler yer almaktadır. Meydan, Prag’ın en ünlü alışveriş caddesi olan Na Prikope Caddesi’ne de ev sahipliği yapmaktadır. Caddede, dünya markalarına ait mağazalar, butikler ve hediyelik eşya dükkanları yer almaktadır. Vaclav Meydanı, Çek Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde de önemli bir yere sahiptir. Meydan, 1989 yılında gerçekleşen Kadife Devrimi’nin merkezi olmuştur. Kadife Devrimi, Çekoslovakya’nın komünizmden demokrasiye geçiş sürecinde gerçekleşen bir dizi protesto ve grevlerin ardından gerçekleşmiştir.
Josefov Yahudi Mahallesi
Prag’ın tarihi merkezinde yer alan Josefov Yahudi Mahallesi, Çek Cumhuriyeti’nin en önemli Yahudi yerleşimlerinden biridir. Mahalle, Orta Çağ’dan günümüze kadar uzanan tarihi ve kültürel mirası ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Josefov, 6 kare blok şeklinde düzenlenmiş bir mahalledir ve Prag’ın en turistik bölgelerinden biridir. Josefov’un tarihi, 10. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Yahudi cemaati, Mahalle’yi 13. yüzyılda kurmuştur. Mahalle, zamanla büyümüş ve 19. yüzyılda büyük bir yenileme çalışması geçirmiştir. Bu yenileme çalışması, mahallenin orijinal yapısını bozmadan, yeni binaların inşa edilmesi ve mahallenin modernleştirilmesi yoluyla gerçekleştirilmiştir. Josefov, birçok Yahudi müzesine, sinagoga ve Yahudi mezarlığına ev sahipliği yapmaktadır. Mahallenin en ünlü sinagoglarından biri, 13. yüzyıldan kalma Old-New Sinagogu’dur. Sinagog, Prag’daki en eski sinagoglardan biri ve dünyanın en eski çalışan sinagoglarından biridir. Mahallede yer alan diğer sinagoglar arasında, 16. yüzyıldan kalma Pinkas Sinagogu ve 19. yüzyılda inşa edilen Jubilee Sinagogu bulunmaktadır. Pinkas Sinagogu, Holokost’ta hayatını kaybeden Çek Yahudileri anısına yapılmış bir anıt müzeye dönüştürülmüştür. Sinagogun içinde, Holokost’ta hayatını kaybeden 80.000 Çek Yahudisi’nin adının yazdığı duvarlar yer almaktadır. Mahalle, aynı zamanda Prag Yahudi Mezarlığı’na da ev sahipliği yapmaktadır. Mezarlık, 15. yüzyıldan kalma ve 12.000’den fazla mezar taşı bulunmaktadır. Mezarlıkta, ünlü birçok Yahudi figürünün mezarları da bulunmaktadır. Josefov ayrıca, turistlerin ilgisini çeken birçok Yahudi müzesine de ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle, Müze Yahudiliği ve Holokostu Anma Müzesi, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Müze, Yahudi tarihi ve kültürü hakkında kapsamlı bir sergi sunmaktadır.
Petrin Kulesi
Petrin Kulesi, Prag’ın en ünlü turistik yerlerinden biridir. 60 metre yüksekliği ile Prag Kalesi’nden sonra şehrin en yüksek yapısıdır. Petrin Tepesi’nde yer alan kule, şehrin tamamını izleyebileceğiniz harika bir manzaraya sahiptir. Prag’ın en yüksek tepelerinden biri olan Petrin Tepesi, parklar, bahçeler ve turistik mekanlarla doludur. Petrin Kulesi, 19. yüzyılda inşa edilmiş bir yapıdır. İnşaatı, Eiffel Kulesi’nden esinlenerek yapılmıştır. Kule, 1891-1892 yılları arasında yapılmış ve 1891’deki dünya fuarında sergilenmiştir. Kule, çelik konstrüksiyonlu bir yapıya sahiptir ve 299 basamakla çıkılabilmektedir. Kulenin tepesinde, ziyaretçilerin Prag’ın tüm panoramik manzarasını görebileceği bir gözlem noktası yer almaktadır. Manzara, şehrin tarihi binalarının, köprülerinin ve nehirlerinin mükemmel bir görüntüsünü sunmaktadır. Gözlem noktasının yanı sıra, kulede bir restoran ve hediyelik eşya mağazası da bulunmaktadır. Petrin Kulesi’ne, Petrin Tepesi’nden veya küçük bir trenle ulaşılabilir. Tepenin zirvesine ulaşmak için, ziyaretçiler, şehrin ünlü tramvayı numarası 22 ile Petrin Tepesi istasyonuna gitmektedir. Ayrıca, yakındaki Kinsky Bahçeleri, ziyaretçilerin dinlenebileceği güzel bir parktır. Kulenin tarihi, Prag’ın tarihine de ışık tutmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında, Almanlar kuleyi radar istasyonu olarak kullandılar. Savaşın sonunda, kuledeki ekipmanlar zarar görmüş ve 1950’lerde yeniden yapılandırılmıştır. Petrin Kulesi, Prag’ın en önemli turistik yerlerinden biri olması nedeniyle, turistlerin ilgisini çekmektedir. Kule, özellikle gün batımında, muhteşem manzarası ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca, kule, Prag’ın tarihi ve kültürel mirasının bir parçası olarak da önemli bir yer tutmaktadır.
Dans Eden Evler
Dans Eden Evler, Prag’ın en ünlü turistik yerlerinden biridir. Prag 2 bölgesinde yer alan bu iki bina, Art Nouveau (Yeni Sanat) tarzında inşa edilmiş olup, Prag’ın tarihi mirasının bir parçasıdır. Adını, binaların yüzlerinin süslemelerinin canlılığı ve şekilleri ile dans eder gibi görünmesinden almıştır. Dans Eden Evler, 1912 yılında Çek mimarlar Vlado Milunic ve Josef Hlava tarafından inşa edilmiştir. Art Nouveau tarzının en iyi örneklerinden biri olan binalar, Avrupa’nın en ilginç ve estetik açıdan zengin binalarından biri olarak kabul edilmektedir. Binaların yüzeylerinde, çeşitli geometrik desenler, renkli camlar ve figüratif süslemeler yer almaktadır. Dans Eden Evler, aslında iki ayrı binadan oluşmaktadır. Bu binalar, eski şehrin tarihi merkezindeki Pařížská Caddesi’nde yer almaktadır. Binalardan biri, 2. dünya savaşı sırasında hasar görmüş ve yeniden restore edilmiştir. Bu bina, halen konut amaçlı olarak kullanılmaktadır. Diğer bina ise ofis, galeri ve restoran olarak kullanılmaktadır. Dans Eden Evleri, turistlerin ilgisini çekmektedir. Binalar, Prag’ın tarihi mirasının yanı sıra, Art Nouveau mimarisi ve sanatının özellikle sevilen örneklerinden biridir. Binaların yüzeyleri, renkli camlar, geometrik desenler ve figüratif süslemeleri ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca, binaların etrafında birçok turistik mekan, restoran ve kafe yer almaktadır. Dans Eden Evleri, Prag’ın tarihi ve kültürel mirasının bir parçasıdır. Bu binalar, Art Nouveau tarzı mimarinin en iyi örneklerinden biridir ve şehrin mimari çeşitliliğinin önemli bir parçasıdır. Turistler, Dans Eden Evleri ziyaret ederek, Prag’ın tarihi mirasını ve kültürünü yakından keşfedebilirler.
Lennon Duvarı
Lennon Duvarı, Prag’da bulunan bir duvar, çoğunlukla John Lennon’a olan sevgi nedeniyle süslenir. Prag’ın tarihi merkezinde yer alan bu duvar, Çek Cumhuriyeti’nin en ünlü turistik yerlerinden biridir. Duvarın renkli görüntüsü, turistlerin ilgisini çekmektedir. Lennon Duvarı’nın tarihi, 1980’lerin başına kadar uzanmaktadır. O dönemde, Çek Cumhuriyeti komünist rejim tarafından ünlü müzisyenlere hayranlık duymanın yasadışı olduğu bir dönemdi. John Lennon, özgürlük ve barış hareketlerine olan desteği nedeniyle, Çek gençlerinin kahramanı haline gelmişti. Duvar, ilk olarak 1980’lerin başında John Lennon’un ölümünden sonra, Lennon’un anısına yapılan bir resimle başladı. Duvarın ilk resimleri, Lennon hayranları tarafından yapıldı. Duvarın bir tarafında yer alan resim, o dönemde komünist rejimin sansürünü sembolize ediyordu. Duvar, bir süre sonra ülkenin özgürlük ve barış hareketleri için bir sembol haline geldi. Bu nedenle, komünist rejim duvarın üzerindeki resimleri sık sık silmeye çalıştı. Ancak, resimlerin yeniden boyanması için çaba gösteren gençler, duvarın üstünde her zaman yeni bir resim ortaya çıktığını gördüler. 1989’da, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra, Lennon Duvarı da resmi olarak bir turistik yer haline geldi. Turistler, duvarın önünde fotoğraf çektirmek için sıraya girerken, grafiti sanatçıları da duvarı süslemeye devam etti. Bugün, Lennon Duvarı, turistlerin ilgisini çeken bir yer olmayı sürdürmektedir. Duvar, yıllar boyunca birçok kez yeniden boyandı ve süslendi. Her dönemde, Lennon hayranları tarafından yapılan resimler, politik mesajlar ve sloganlar, ve diğer sanat eserleri duvarın üstüne çizildi. Duvar, zamanla süslemelerinin yanı sıra, şarkı sözleri ve barış mesajları ile de dolu hale geldi. Lennon Duvarı, Prag’da turistlerin ilgisini çeken önemli bir yerdir. Duvar, müzisyen John Lennon’un mirasını ve barış ve özgürlük hareketlerinin sembolüdür. Lennon hayranları ve sanat severler için mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Klementinum Kütüphanesi
Klementinum Kütüphanesi, Prag’ın en eski ve en büyük kütüphanelerinden biridir. Barok mimarinin en güzel örneklerinden biri olan bu kütüphane, tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Kütüphane, zengin koleksiyonları, antik kitapları, haritaları ve el yazmaları ile ünlüdür. Klementinum Kütüphanesi, Prag’ın tarihi merkezinde yer alan eski bir barok bina içinde bulunmaktadır. Bina, 1556’da inşa edilmiştir ve daha sonra 18. yüzyılda, Jesuit Koleji olarak kullanılmıştır. Kolej, barok sanatının en önemli merkezlerinden biri olarak kabul edilir. Klementinum Kütüphanesi, 1781 yılında kurulmuştur. Kütüphane, koleksiyonlarına, el yazmalarına, haritalarına ve antik kitaplarına ek olarak, birçok nadir esere sahiptir. Kütüphane, dünya çapında ünlü koleksiyonlarından birine sahiptir ve Prag’ın kültürel mirasının bir parçası olarak görülür. Klementinum Kütüphanesi’nin içi, güzel bir barok dekorasyonla süslenmiştir. Kütüphanede, güzel ahşap raf ve merdivenler, freskler, ve çeşitli sanat eserleri yer almaktadır. Kütüphane, turistlerin ziyaret edebileceği bir yerdir ve her yıl birçok turist burayı ziyaret etmektedir. Kütüphane, aynı zamanda, birçok önemli olaya da ev sahipliği yapmıştır. Napolyon Bonapart, 1805 yılında Prag’a geldiğinde, Klementinum Kütüphanesi’ni ziyaret etmiştir. Ayrıca, 1918’de, Çekoslovakya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ilan edildiği yer olarak da önemlidir. Klementinum Kütüphanesi, Prag’ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Kütüphane, eski barok binası, zengin koleksiyonları ve tarihi önemi ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Kütüphanede yer alan el yazmaları, haritalar ve antik kitaplar, tarihi ve kültürel mirasın yanı sıra, bilimsel ve edebi mirasın da bir parçasıdır.